27 Ağustos 2010 Cuma

Özlem Tekin'in, Bahar şarkısına ithafen...

Küçük yaşlarda dinleyip dinleyip anlamadığın şarkı sözleri,
Anlamını bilmediğin duyguları anlatan dizeler,
Gün gelir senin hikayenin aynası olur ve,
Sen sıfır noktasında dönüp durduğunu farkedersin...
Aslında o şarkıyı dinlediğin gün anlamışsındır herşeyi,
Ama bilmezlikten gelmişsindir...
Çünkü hayat acımasızdır ve insanlar kalpsizdir...
Birileri hayatının içine etmeye çalışsa da korkma,
Seni öldüremeyen şey, Seni güçlendirir...

Göktuğ GÖNCE
26.08.2010
23:38

8 Ağustos 2010 Pazar

koca adam ve ufacık cümleleri...

aşk gözlerdedir...
bir bakmışsın kalbe akmıştır sana sormadan...
bazen acıtır, bazen heyecanlandırır...
nereden geldin, nereye gidersin bilmek istersin,
ama gel gör ki; bilmeyi bırak önünü bile göremezsin,
derler ya kör kütük aşık diye...
Kör kütük sarhoş olmaya benzemez...
sarhoşluk uyanınca geçer,
ama aşk?
uyanmak istemediğin bir rüyadır kendisi, bir hayal ve kocaman bir umut...
ama öyle zamanlarda çıkar ki karşına, aynı benim cümlelerimin sonundaki uzun noktalar gibi, sonunu getiremezsin son sözü söyleyemezsin...
Böyle yarım kalırsın...

08.08.2010 23:35

Göktuğ GÖNCE

26 Mayıs 2010 Çarşamba

haberim yok...

Şimdi upuzun koskocaman cümleler kurasım geliyor, korkuyorum cümlenin anlamı kelimelere dağılacak parçalanacak diye...
Kısa cümleler kurayım diyorum, hissettiklerim de kısacık cümlelerle anlatacak kadar dayanaksız değil... derken kocaman cümleler kurmuşum bile ,haberim yok...

24 Mayıs 2010 Pazartesi

plastik oyuncaklarımız ve naylon hayallerimiz...

İnsanoğlu... Yaşamın milyonlarca, belki milyarlarca yıldır hüküm sürdüğü yeryüzünde varoluşu anlamlı kılan, ona değer katan, üreten, tüketen, kirleten ve onlarca iyi ve kötü şeyi imza olarak Dünya'mıza bırakan canlı türü...
İnsanlar olarak, geçmişte nerde olduğumuzu, neler yaptığımızı ve nelere sebep olduğumuzu kitaplardan okuyabiliyoruz. Peki yarınımızı, geleceğimizi okuyabileceğimiz bir kitap varmı? Tabi ki hayır.
Nerden geldik biliyoruz ama nereye gideceğiz meçhul...
Yukarıda yazdığım yazıyı 4-5 satırla bırakabileceğim gibi 400-500 sayfa da yazabilirim.
Ne anlatmaya çalışıyorum, neyi anlamış olabilirim ki sizinle paylaşıyorum?
Bir bakalım.
Anladığım şu;
Değersiz hayatlarımızın, kıymetsiz gün ve saatlerini ne için harcadığımızın farkında olmayışımız.
Kaybettiğimiz çocukluğumuz, düşünmeden harcamaya devam ettiğimiz gençliğimiz ve buna paralel olarak heyecansız geçecek yetişkinliğimiz ardından hayal kırıklıkları ve yaşanmamışlıklarla dolu yaşlılığımız.
Sanıyorum gözünüzde bir fotoğraf canlandı.
Mesai saatleri içine sıkışan naylon hayallerimiz var. Uyku dışında kalan yaşantımızın yarısını kurban ederek kazandığımız paralarla aldığımız, içinde kaybolduğumuz plastik oyuncaklarımız;)
Akademik kariyerlerimiz, ticari başarılarımız, cüzdanımızın kalınlığı, sahip olduğumuz kredi kartlarımız. Aradan yıllar geçince hiçbirinin bir önemi kalmayacak, tek umursadığımız yaşanmışlıklar ve yaşan(a)mamışlıklar olacak.
Sevmediğin şeyleri yapmak zorunda olabilirsin, iş, okul vb. zorunluluklar... Ama sevdiğin, keyif aldığın, seni anlatan, seni rahatlatan hiçbirşeyden kaçmak, uzaklaşmak ve ertelemek lüksün yok, olamaz.
Bu durumu en iyi anlatan birkaç alıntım olacak. Brad Pitt ve Edward Norton'ın bence başyapıt sayılabilecek filmleri Fight Club'dan asla unutulmayacak replikler...

-herşeyden önce korkmayı bırakıp,bir gün öleceğini kabul etmek zorundasın.

-bütün bir nesil benzin pompalıyor...garsonluk yapıyor...yada beyaz yakalı köle olmuş...

-bizler tarihin ortanca çocuklarıyız..bir amacımız yada yerimiz yok..ne büyük savaş yaşadık nede büyük buhranı..bizim en büyük buhranımız; hayatlarımız...

-medeniyetin gittiği bu yönde maddi eşyaların önemini red ediyorum...

-popona tüy yapıştırmak seni tavuk yapmaz...

derin uzay araştırmaları hızlanınca herşeyin ismini şirketler koyacak... ibm yıldız gemisi... microsoft galaksisi... starbucks gezegeni...

-sahip oldukların sonunda sana sahip oluyor...

-sizler işiniz değilsiniz... sizler paranız kadar değilsiniz...sizler bindiğiniz arabalarınız değilsiniz... kredikartlarınızın limitleri değilsiniz... sizler iç çamaşırı değilsiniz...

Kendini keşfet... erteleme...